Yardım çeklerini yakınlarına dağıtmış!

Arınç’tan şok suçlamalar…

AKtroller birbirine girdi..

Apple Glass üretimi için hazırlıklar başladı

Intel Core i9-10900K hız aşırtma rekoru kırdı!

iPad Pro 2020 inceleme!

  • Milli Eğitim'in tarikatlarla protokolü, buzdağının görünen kısmı mı? DW HABER 18.12.2023

Siyasilerden çok sert tepki: Faşist darbe rejimi

14Siyasiler, Cumhuriyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara temsilcisi Erdem Gül için verilen tutuklama kararına çok sert tepki gösterdi.

Gazetemizi ziyaret eden siyasiler de Dündar ve Gül’ün tutuklanmasına sert bir dille tepki gösterdi.

Sabah saatlerinde gazetemize gelen CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, “12 Eylül darbe rejimiydi, bugünkü rejim katmerli faşist bir darbe rejimi” dedi. Dünyanın hiçbir ülkesinde devletlerin, iktidarların silah ticareti yapamayacağını vurgulayan Tanal, “İktidarlar silah kaçakçılığı yapamaz. Eğer bir ülkenin iktidarı silah ticareti, kaçakçılığı yapıyorsa o ülkeye hukuk devleti denilemez. O ülkeye meşru iktidar denilemez. O iktidar olsa olsa aşiret devletidir. Kendi suçlarını devlet sırrı diye örtüyorlar. Açığa çıkmış olan bir suçun örtülmesi mümkün değil. Devletin güvenliği, kamu yararı silah taşımakla olmaz. Devlet yararı, suç işleyenleri açığa çıkaran insanları, Can Dündar’ları, Erdem Gül’leri ödüllendirmekle olur, cezalandırmakla değil” diye konuştu.

“Suçlu vallah billah diyen Tuğrul Türkeş’tir”

Reyhanlı, Cilvegöz davaları için mahkemenin verdiği gizlilik kararlarına da dikkat çeken Tanal, “İşledikleri suçların davalarını sayıyorum, içinde iktidarın işbirlikleri var. Cilvegöz dosyasında, olay öncesi ve olay sonrası, sim kartını kullanan o teröristler kimden o sim kartını teslim aldı. İşte bu soruya verilecek olan cevap, bu iktidar ve onunla ilgili bilgi toplayanlar sanık statüsünde oturacakları için, bundan korktukları ve çekindikleri için gizlilik kararı verdiler. Aynı şekilde Niğde’de şehit olan askerler, polisler vardı. Aradaki IŞİD örgütü hangi pazarlık karşısında serbest bırakıldı? Devlet sırrı diyorlar, o silahların, mühimmatların yerine insan cesedi taşınmış olsaydı biz buna devlet sırrı mı diyecektik. Bunun devlet sırrı ile ilgisi yok, bu Recep Tayyip Erdoğan’ın sırrıdır” dedi.

“Adana Valisi cezaevinde olmalı”

Adana’da 19 Ocak 2014 günü içerisinde mühimmat olduğu tespit edilen MİT’e ait tırların durdurularak aranması olayında ardından çıkan gazeteleri de örnek gösteren Tanal, “Adana Valisi’nin cezaevinde olması lazım. Bunu ilk açıklayan Adana Valisi’dir. Yemin eden, vallah billah diyen Tuğrul Türkeş’tir. Bunların ne kadar kirli çarşafları varsa, ne kadar kirli çamaşırları varsa her yerde anlatacağız. Nereye gidiyordu, IŞİD’e gidiyordu, kendi aleyhime suç duyurusunda bulunuyorum, bu suçsa ve devlet sırrıysa ben buradan işliyorum, o tırlarda silah vardı, silahlar IŞİD’e gidiyordu. Dayanağı 4 savcının yargılandığı dosya, Reyhanlı, Cilvegöz dosyasıdır” değerlendirmesini yaptı.  

“Hukuk katliamı gerçekleştirildi”

HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ ise kızgın ancak yılgın ve umutsuz olmadıklarını söyledi. Yüksekdağ “Türkiye’de bir hukuk katliamı daha gerçekleştirildi. Dündar ve Gül’ün tutuklanması insan haklarına, düşünce özgürlüğüne, gerçeği, hakikati arama ve bulma mücadelesine karşı geliştirilmiş bir saldırıdır. Türkiye’de bundan sonra kimse hukuktan bahsetmesin. Kimse bize kamu güvenliğinden bahsetmesin. Kamu güvenliği adı altında aylardır darbe rejimini dikta rejimini inşa ediyorlar. Bu darbe girişimi karşısında sözüyle, bilinciyle direnenleri hedef haline getiriyorlar. Suçlusunuz. O TIR’lar dolusu suçlusunuz. İşlemeye devam ettikleri suçları böyle karanlık operasyonlarla örtmeyi başaramayacaklar” şeklinde konuştu. Gerçeğin özgürce ifade edilemediği bir ülkede kimsenin güvende olmadığını vurgulayan Yüksekdağ “Saray’ın güvenliğini sağlamak için, Saray’ın gayrimeşru iktidarını korumak için, bizim yıllarca, dişimizle tırnağımızla kazandığımız haklarımız ve mevzilerimiz yıkılmaya çalışılıyor. Bizler bugün Cumhuriyet Gazetesi’ne dönük bu tutuklama operasyonun tüm Türkiye halklarına ve demokrasi umuduna yapılmış bir operasyon olduğunu çok iyi biliyoruz. Basın etiği ve kriterlerine dayanarak gazetecilik yapmaya çalışan bütün basın kuruluşları tehdit altında. Asla boyun eğmeyeceğiz, yılmayacağız, teslim olmayacağız. Bizler Can Dündar’ın, Erdem Gül’ün dile getirdiği gerçekleri inatla haykırmaya devam edeceğiz” diye konuştu.

“Ne zamandan beri Erdoğan’ın sırrı devlet sırrı oldu?”

CHP Milletvekili Eren Erdem de Dündar ve Gül için verilen tutuklama kararını “büyük hukuk katliamın” olarak değerlendirdi. Dündar ve Gül’ün “devletin sırrını ifşa etmekle” yargılandıklarını anımsatan Erdem, “Böyle gülünç, böylesine alçakça bir itham söz konusu dahi olamaz. Çünkü devlet sırrı dediğimiz kavram, anlattıkları şey değildir. Bir şeyin devlet sırrı olabilmesi için o konunun Milli Güvenlik Kurulu’nda görüşülmüş olması gerekir. Bu TIR’ların devlet sırrı olabilmesi için, bu TIR’lardan genelkurmay başkanının haberdar olması gerekir. MGK’ya katılan herkesin haberdar olması gerekir. Bu sır devletin değil, saraydaki avanenin, saraydaki şahsın sırrıdır. Recep Tayyip Erdoğan’ın sırrıdır. Ne zamandan beri Erdoğan’ın sırrı devlet sırrı statüsüne alınmıştır? Ne zamandan beri Erdoğan’ın hukuksuzluklarını, yanlışlarını anayasayla ilgili girişimlerini protesto edenler yahut da gazetecilik mesleğini icra etme adına haber yapanlar devlet sırrını ihlal eden hale gelmiştir? Medyanın üzerindeki bu kirli, kanlı, hain eller geri çekilene kadar, gazeteci arkadaşlarımız özgürlüğünü temin edene kadar burada olmaya devam edeceğiz.” ifadelerini kullandı. Erdem, Cumhuriyet Gazetesi’ne destek verilmesi gerektiğini kaydederek “Herkes bu dayanışmaya omuz vermelidir, işgal edilen, tutuklanan gazeteciliktir, Cumhuriyet’tir, Cumhuriyet devrimleridir. O yüzden basın mensuplarını duyarlılığa davet ediyorum” dedi.

“Tutuklanması gerekenler savaş suçluları”

HDP eski İstanbul milletvekili ve EMEP Eski Genel Başkanı Levent Tüzel de basın özgürlüğüne yönelik saldırılara karşı dimdik duracaklarını söyledi. “Tutuklanması gerekenler varsa gazeteciler değil, bugün halk üzerinde zulüm eden, insanlık suçluları ve savaş suçlularıdır” diyen Tüzel, “Tayyip Erdoğan ve AKP rejimi çoktan beridir insanlık suçu, savaş suçu işliyordu. Bu suç Reyhanlı’da, Cilvegözü’nde, Diyarbakır’da, Suruç’ta Ankara Katliamı’nda ortaya çıkmıştı. Yargılanması gereken bu gerçekleri ortaya çıkartan Cumhuriyet Gazetesi ve halkın haber alma özgürlüğünün yanında olan gazeteciler değil, asıl bu suçları işleyen devletlerarası suç sayılan bu silah sevkiyatını yapan bu ülkeyi yönetenlerdir; halka hesap vermeli ve yargılanmalıdır” dedi. 13 yıldır bu ülkede AKP rejiminin halk üzerinde, basın üzerinde, özgürlükler üzerinde zulüm işlediklerini kaydeden Tüzel, “Gazetecilerin tutuklanması yeni değil, yargı önüne çıkartılması yeni değil, Evrensel’den Cumhuriyet’e, Hasan Cemal’den Can Dündar’a, bu ülkenin gerçek aydınları yargılandılar. Biz bunu kabul etmiyoruz, hiç bir zaman da kabul etmeyeceğiz. Cumhuriyet Gazetesi’nde o haber çıktığında, Tayyip Erdoğan ve bu ülkeyi yönetenlerin sırları deşifre edildiğinde, ‘Bunun bedelini ödeyeceksiniz’ denilmişti. Tayyip Erdoğan’ın, AKP rejiminin, diktatörlüğün yargısı devreye giriyor ve Can Dündar ve Erdem Gül, sadece ifade vermekle kalmıyor, tutuklanıyor da. Bu, hepimize bir gözdağıdır. Barışa, demokrasiye, özgürlüklere, insan hakları mücadelesine, basın özgürlüğüne dönük çok açık bir saldırıdır. Zulme boyun eğmeyeceğiz” dedi. Gazetemizi ziyaret eden eski gazeteci, yazar, milletvekili Oktay Ekşi, Cumhuriyet Gazetesi çalışanlarına “güzel günlerde görüşmek üzere” dedi.

“Hukuk adına utançtır”

CHP İstanbul Milletvekili Dr. Ali Şeker: “Hukuk katledildi, infaz edildi. Normalde bu davanın daha açılmadan düşmesi gerekiyordu. Bunu önce basın suçu olarak açmak istediler, daha sonra Türkiye’de devlet sırrı konusunda doktora yapmış Can Dündar’a devlet sırlarını ifşa etmek üzerine bir dava açtılar. Yani bu konuda doktorası olan kişiyi bu konuyu en iyi bilen kişiye maalesef bu davayı açtılar. Halbuki bu devlet sırrını casusluk olarak alan biri bunu halkı ile paylaşmazdı. Götürür casusluk yaptığı kişilere iletirdi. Bu hukuk adına utançtır, ayıptır. Bu utanç tablosunu mutlaka ortadan kaldıracak çalışmaları yapacak gerekli direnişi göstereceğiz, bir hukuk devletinin yeniden kurulması için ne gerekiyorsa yapacağız.”

“Özgür düşünceyi hedef alıyor”

CHP milletvekili Enis Berberoğlu: “Ben hukuktan bahsetmeyeceğim. Çünkü bu ülkede zaten hukuk yoktu, benim söyleyeceklerim hukuki değil, şuan çiğneceğim herhangi bir kanun yok. Çünkü  burası kanun, hukuk ülkesi de değil.  Vekil dokunulmazlığına sığınarak da bir konuşma yapmayacağım, çünkü bu ülke kendi vekilini içeri atmış bir ülke. Bu ülkede hukukun üstünlüğü değil, üstünlerin hukuku vardı. Ama bugün artık üstünlerin hukuku da kalmadı, tek bir kişinin hukuku kaldı o kişi adeta kuş avlar gibi muhalefeti, özgür düşünceyi hedef alıyor ve tek tek avlıyor. Bizse gözüne far ışığı, fener ışığı tutulmuş tavşanlar gibi felç olmuş halde seyrediyoruz. Tek tek kurbanlarımızı sayıyoruz.  Bunların bir tek korkusu var, aydınlıktan korktukları için Cumhuriyet’ten korkar, Cumhuriyet’in adının geçtiği her kurumdan, kuruluştan, gazeteden korkar.

“Saraydan gelen talimatla cezaevine atmıştır”

CHP İstanbul Milletvekili Barış Yarkadaş: “Türkiye’nin iki saygın gazetecisi yaklaşık 12 saat süren bir tiyatronun sonucunda tutuklandılar ve cezaevine gönderildiler. Bu karar aslında Çağlayan Adliyesi’nde değil, 6 ay önce TRT haberde bir röportajda verilmişti. Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan Erdoğan, Can Dündar ve Erdem Gül’ü kast edip yaptıkları MİT tırları haberlerini ima ederek, ‘bunu onların yanına bırakmayacağım’ demişti. Bu kararın nasıl alındığı, kimden talimat geldiği çok açıktır. Ortada yargılama yoktur. Hukuk trajedisi vardır. Savcı içeride, Can Dündar ile sohbet ederken ‘Sizin Fetullahçı olduğunuza ben inanmıyorum’ demiştir. Buna rağmen kendisinin inanmadığı bir gerekçe yazarak Can Dündar ve Erdem Gül’ü Fetullah terör örgütüne bilerek ve isteyerek destek vermekle suçlamıştır. Vicdani kararı bir kenara bırakmış, saraydan gelen talimatla  gazeteciler cezaevine atılmıştır. 7. Sulh Ceza Hakimi soruşturma sonucunda her iki meslektaşımızı adeta örgütle ilişkilendirmeye çalışmıştır. Ortada sadece ve sadece gazetecilikten dolayı suçlamalar vardır. Can Dündar ve Erdem Gül gazetecilik yaptıkları için tutuklanmıştır. Bu Türkiye medyası açısından kırılma noktasıdır. Cumhuriyet Gazetesi’nin yöneticilerini ve çalışanları bırakın Fetullah Gülen’le irtibatlandırmayı hiç bir siyasiyi partiyle organik ilişkisi olmamıştır. Dün nasıl erganekon torbası yaratarak muhalifleri içeri attılarsa yeni torbanın adı da FETÖ’dür . Türkiye sizin kişisel ihtiraslarınızla, beklentilerinizle yönlendirilecek ülke değildir. Türkiye’yi savaşa sokmaya hakkınız yoktur.” Öte yandan gazeteci Yarkadaş gazetemize ve muhabirlere destek olmak amacıyla akşam saatlerine kadar gazetemizin haber merkezinde vakit geçirdi.  

“Saray emretti, yargı halletti”

ÖDP Eş Genel Başkanı Alper Taş: “Yalnızca onları tutuklamadılar, bizi de tutukladılar, özgür basını da tutukladılar. Saray emretti, yargı halletti, olay budur. Ama arkadaşlar, gerçek herzaman devrimcidir, Can Dündar ve Erdem Gül devrimcidir, çünkü gerçekleri ortaya çıkarmıştır. İnsanlık tarihi, gerçekle yalanın kavgasıdır. Gerçekçilerle, devrimcilerle, yalancıların kavgasıdır. Basınla uğraşan her kimse, bakın tarihe hep kaybetmiştir. Erdem Gül’le , Can Dündar’la, Cumhuriyet Gazetesi’yle ve özgür basınla uğraşanlar da, onları tutuklayanlar da, kaybedecektir. Rusya’yla yaşadıkları krizin faturasını özgür basına kesemezler. Asla Suriye’de işledikleri suçların üzerini Can Dündar ve Erdem Gül’ü kapatarak örtemezler. Gerçek devrimcidir ve gerçek onların peşinden gitmeye devam edecektir.”

“Bu özgürlüğe ve halka yapılan baskı”

CHP PM üyesi Ercan Karakaş: “Bu hukuksuz kararı kabul etmiyoruz. Mevcut demokratik yasalar bile gazeteciler hakkında en geç 4 ay içinde dava açılması gerektiğini söylüyor. Umuyoruz ki yapılan itirazları diğer mahkemeler dikkate alır ve düzeltir. Biz diyoruz ki; Umutsuz olmayalım. Tarihe baktığımız zaman zulmedenlerin, yolsuzuluk yapanların, halka karşı suç işleyenler hep kaybetmiştir. Özgrülükten, barıştan yana olanlar kazanacaktır. Bu iktidar ise kaybedecektir. Yaşanan tüm hukuksuzluklara, baskılara karşı dadayanışmayla karşı çıkmamız gerekir. Bu saldırı özgürlüğe ve halka yapılan baskıdır. Özgürlükler ve barış gelene kadar dayanışmayı yürüteceğiz.”
Öte yandan gazete binamızı ziyaret edenler arasında yer yönetimlerden de Beşiktaş Belediye Başkanı avukat Murat Hazinedar, Şişli Belediye Başkanı Hayri Sarıgül, Maltepe Belediye Başkanı Ali Kılıç bulundu.

Ankara Büromuzda kitlesel tepki

‘Kahrolsun saltanat, yaşasın Cumhuriyet’

Destek ve tepki mesajı yayımlayanların yanı sıra gazeteciler, siyasetçiler, STK ve meslek örgütleri temsilcileri  gazetemizin Ankara bürosuna gelerek destek ziyaretinde bulundular. Ankara büromuza ziyaret ederek açıklama yapan STK ve meslek örgütleri, Dündar ve Gül’ün tutuklanmasına sert tepki gösterdi. Fikir Kulüpleri Federasyonu (FKF) öğrenciler de gazetemizin önüne gelerek tutuklamalara, “Kahrolsun saltanat, yaşasın Cumhuriyet” sloganlarıyla tepki gösterdi. Ankara Büromuza destek ziyaretinde bulunarak tepki gösterenler şöyle:

Mimarlar Odası: Destek ziyaretinde bulunanlardan Mimarlar Odası Genel Merkez ve Ankara Şube yöneticileri, “Vicdansız bir medya istiyorlar; çünkü vicdansız bir medyanın, haklıyı haksız gösterebileceğini, suçsuzu suçlu gösterebileceğini biliyorlar” açıklamasında bulundu. Mimarlar Odası Genel Merkezi ve Ankara Şubesi’nden Genel Başkan Muhçu’nun yanı sıra Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Sabri Konak, TMMOB Yönetim Kurulu Üyesi Bahattin Şahin, Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, Ankara Şube İkinci Başkanı Ali Atakan, Yönetim Kurulu üyeleri Namık Kemal Kaya, Muteber Osmanpaşaoğlu gazetemizin Ankara Bürosu’nu ziyaret etti.

CUMOK:Ankara Cumhuriyet Okurları ise “Gazetecilerin tutuklanarak zindanlara atılmasına ‘Hayır’ diyoruz. Hak, hukuk, adalet ve ifade özgürlüğü için, başta basın mensupları olmak üzere sağduyulu herkesi bu ve benzeri yargılamalara, tutuklamalara itiraz etmeye davet ediyoruz” açıklamasını yaptı.
CHP İstanbul Milletvekili Didem Engin: Türkiye uluslararası basında basın özgürlüğü meselesiyle gündeme gelmiştir. Gazetelere saldırılar, işten çıkarmalar, tutuklamalar çok çirkin görüntüler. Başbakan, “Basın özgürlüğü bizim kırmızı çizgimiz” dedi. Sözleri söylemek yetmez arkasında durmak gerekir.

Eski CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Gazeteci Emel Yıldırım: Hiçbir gazeteci bu anlamda tutuklanmadı. Herkes bu haberi yaptı. Dış basında böyle bir habere ödül veriyorlar. Türkiye’de ise ödül Silivri.

Komünist Parti yönetcileri: Halka yalan söylemek suçtur. Halktan gerçekleri gizlemek suçtur. Halktan gerçekleri gizliyenleri korumak suçtur. Komünistler olarak bunu dün olduğu gibi bugün de yarın da tekrar tekrar söyleyeceğiz.

“Kahrolsun saltanat, yaşasın Cumhuriyet”

Gazetemizin önünde eylem yapan FKF üyesi öğrenciler, tutuklama kararlarına tepki gösterdi. “Kahrolsun saltanat, yaşasın Cumhuriyet” sloganları atan öğrenciler, “ Dündar ve Gül gerçekleri söyledikleri için tutuklandı. Bu gerçekler aynı zamanda şunu ifade etmektedir. Recep Tayyip Erdoğan’ın başında bulunduğu suç örgütü, Reyhanlı katliamını, Ankara katliamını Suruç katliamını ‘biz yaptık’ demektedir. Bu davanın sonucu sadece basına saldırı değil. Bu ülkenin başında duranların IŞİD’le ilişkisini gözler önüne sermektedir” açıklamasını yaptı.
Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen ise uygulamayı 12 eylül faşizmi dönemi uygulamalarına benzetti.

Ankara Büromuza destek ziyaretinde bulunanlar:

CHP Genel Başkan Yardımcıları Veli Ağbaba, Tekin Bingöl, Bülent Tezcan, Seyhan Erdoğdu, CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, CHP Milletvekilleri, Bihlun Tamaylıgil, Fatma Hürriyet, Aylin Nazlıaka, Bülent Kuşoğlu, Ali Haydar Hakverdi, Çağdaş Gazeteciler Derneği(ÇGD) Genel Başkanı Ahmet Abakay, TMMOB Yönetim Kurulu ve CHP Ankara İl Başkan Yardımcısı Tevfik Kızgınoğlu, Hürriyet Gazetesi Okur Temsilcisi Faruk Bildirici, Anadolu Eğitim Sendikası Genel Başkanı Cansel Güven, Cihan-Sen Genel Başkanı Naci Haliloğlu, Gazeteciler Cemiyeti Başkan Vekili Savaş Kıratlı, Yaratım Kururlu Üyeleri Mustafa Yoldaş, Güruy Soysal,Yusuf Kanlı, Hürriyet Gazetesi yazarı Şükrü Küçükşahin, ODA TV’den Nihat Genç, Müesser Yıldız, CHP Eski Erzincan Milletvekili Ali İbrahim Tutu, Parlemento Muhabirleri Genel Başkanı Göksel Bozkurt, Halk TV Naci Sapan, Eski TBMM Başkanvekili Güldal Mumcu, Eski CHP İzmir Milletvekili Rıza Türmen, Star TV Ankara Temsilcisi Fatma Çözen, Devlet Tiyatroları eski Genel Müdürü Lemi Bilgin, Dil Derneği Başkanı Sevgi Özel, TTB Merkez Komite Başkanı Dr. Beyazıd İlhan, Sözcü Gazetesi Ankara Temsilcisi Saygı Öztürk, eski CHP Genel Başkan Yardımcısı Ertoz Vahit Suiçmez, Türkiye Yazarlar Sendikası Ankara Temsilcisi Zerrin Taşpınar, Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Başkan Yardımcısı Ersan Petekkaya, Öğrenci Velileri Dayanışma Derneği (ÖVDER) Genel Başkanı Enver Önder, Sinetopya’dan Fatin Kanat, Halkevleri yöneticileri Dilşat Aktaş, Samut Karabulut ANKARA/Cumhuriyet

Gazetemize mesajlar yağdı

“İktidarın kuklası olmayı tercih etmemiş onurlu gazetecilerin kalemi susturulamaz”

Gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara temsilcimiz Erdem Gül’ün tutuklanmasının ardından gazetemize çok sayıda destek mesajı yağdı. Dündar ve Gül’ün yalnız olmadığı vurgulanan mesajlarda “İktidarın kuklası olmayı tercih etmemiş, halkın haber alma hakkını savunan onurlu gazetecilerin kalemi susturulamaz” denildi.

Can Dündar ve Erdem Gül’ün tutuklanması sosyal medyada da büyük yankı yarattı. Dündar ve Gül’ün tutuklanması, sosyal medyada en çok konuşulan konular arasında yer aldı. Gazetemizi telefonla arayarak ve mesaj gönderen siyasi, sanatçı, aydın ve yazarların mesajları şöyle:

CHP İstanbul Milletvekili Bihlun Tamaylıgil: Haberleri ve fikirleri ile topluma yön veren gazeteciler, tarih boyunca gücünü haktan değil, zulümden alan diktatörlerin hedeflerinde olmuştur. Basın özgürlüğü ve demokrasi adına ülkemde yaşanan bu utanç tablosuna rağmen, Türkiye’de hala namuslu ve vicdanlı hakim ve savcıların varlığına olan inancımla, yapılan hukuk katliamına bir an önce son verilerek, iki değerli aydınımızın en kısa sürede özgürlüklerine kavuşmalarını diliyorum.

CHP Ordu Milletvekili Seyit Torun: Hukukun üstünlüğü ilkesinin ülkemizde egemen olmasını, davaların siyasallaştırılmaması için hukuk mücadelesine devam edeceğimizi belirtmek isterim. CHP Konya Milletvekili Dr. M. Hüsnü Bozkurt: Dündar ve Gül’ün tutuklanması, şüphesiz ki siyaset ve basın tarihinde kara bir leke olarak  yer alacak ve unutulmayacaktır. Unutulmamalıdır ki zaferler, korkularını baskı ve zulüm ile gizlemeye çalışanlarca değil, her zaman cebir ve hileye boyun eğmeyen cesur insanlar tarafından kazanılmıştır.

CHP Bursa Milletvekili Ceyhun İrgil: Türkiye’de basın özgürlüğü kara bir gün daha yaşamıştır. Bence gazeteler bir günlüğüne kapkara bir sayfayla çıksın. Gazeteciler doğruların, aklın ve vicdanın peşindedir. Bugün bu akılla, bu vicdanla gazetecilik yapmaya çalışanlar, doğruların cezalandırıldığını ve işlerinin ne kadar zor olduğunu bilerek yaşıyorlar. Basına baskı ve sansür uygulamaları için söylenecek söz kalmadı, bu yaşananlar karşısında vicdan sahibi herkes utanç duymalı.

Eski CHP Denizli Milletvekili Mustafa Gazalcı: Cumhuriyet susturulamaz. Bu ülke 2. sınıf demokrasiyi hak etmiyor.

CHP Hatay Milletvekili Serkan Topal: Yüzlerce gazetecisi hapishanelerde olan, basın özgürlüğü endekslerinde yerlerde sürünen bir ülkenin “Basın özgürlüğü kırmızı çizgimdir” diyen başbakanı ne işe yaramaktadır? Başbakanlığını gelen talimatlara göre mi yapacaktır?
Emek Partisi Genel Başkanı Selma Gürkan: Ülkemizde temel hak ve özgürlüklerin nasıl askıya alındığını bir kez daha yaşadık. Yaptığınız haberler Türkiye’nin Suriye politikasının fotoğrafını gösterirken, size karşı alınan tutum da bu politikanın uygulayıcılarının sınır tanımazlığının ifadesi olmuştur.

Yargıçlar Sendikası: Dündar ve Gül’ün tutuklanması halkın haber alma ve gerçeği öğrenme hakkının ihlalidir. Basın özgürlüğünün iktidar hırsına kurban edilmesidir. Demokrasiyle yönetilen hiçbir ülkenin başka bir ülkenin sınırlarından içeri silah ve mühimmat gönderme hak ve görevi olamaz. Böyle bir hukuksuzluk da sır olarak değerlendirilemez.

Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) Genel Başkan Prof. Dr. Aysel Çelikel: Karanlığı yaşamadan aydınlığın değeri anlaşılmaz. Dündar ve Gül’ün gazeteci olarak gerçekleri yazdıkları için tutuklanmaları Türkiye’de özgürlüklerin nasıl yok edildiğinin açık bir göstergesi oldu. 29 Kasım basın özgürlüğünün utanılacak günü olarak tarihe geçecektir.

Emekçi Hareket Partisi Merkez Komitesi: İktidarın kuklası olmayı tercih etmemiş, halkın haber alma hakkını savunan onurlu gazetecilerin kalemi susturulamaz. Ancak onları susturmaya çalışanlar, yaptıkları onca haksızlığın hesabını vermeden, bir kez de işledikleri onlarca suç için mahkemelere kendileri çıkmadan bu halkın ellerinden kurtulamazlar

Koç Holding’den Emekli Can Kıraç: Dündar ve Gül: Sizler mesleğinizin şerefli ve güvenilir öncülerisiniz. Herşeye rağmen yola devam!

TMMOB Mimarlar Odası: Temel hak ve özgürlüklere karşı yapılan baskı ve saldırıları kınıyor, Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Dündar ve Gül şahsında, tüm basın çalışanlarının demokrasi, insan hakları, düşünce ve basın özgürlüğü mücadelelerinin her zaman yanında olduğumuzu bir kez daha vurguluyoruz.

İnsan Hakları Derneği (İHD): Gazetecilerin ifade özgürlüğü hakları ihlal edilmiştir. İfade özgürlüğü tutuklanamaz, hapsedilemez. Dündar’a ve Gül’e özgürlük!

Ankara Düşünceye Özgürlük Girişimi: Dündar ve Gül bu toplumun vicdanıdır. Başta basın emekçisi meslektaşları olmak üzere, özgürlük, eşitlik ve demokrasi diye bir kaygısı olan, haysiyet bilincine sahip olan herkesin bu haksız saldırı karşısında seslerini yükseltmeleri, Dündar ve  Gül’e sahip çıkmaları gerekiyor. Unutmamak gerekir ki, bu bir haysiyet sınavıdır.

Türkiye Spor Yazarları Genel Merkezi (TSYD): Dündar ile Gül’ün bir haber yüzünden tutuklanmaları, basına ve demokrasiye indirilmiş bir darbedir. Gazetecinin birinci görevi haberi yapmak, kamuoyunu bilgilendirmektir. Bu hakkı elinden alınamaz, cezalandırılamaz.

Sanatçı Erol Evgin: Mahkemeye intikal etmiş bir konuyu haber yaptığı için tutuklanmaya duyduğum üzüntü büyüktür.

Dr. Alev Coşkun: Bu hukuksuzluğun bir an önce aşılmasını diliyoruz

ÇYDD İzmir Şubesi Yönetim Kurulu adına Gönül Kaya, Meriç Velidedeoğlu, Deniz Banoğlu, İzmir Tabip Odası, Prof. Dr. Hakkı Keskin, Trakya Üniversitesi Eski Rektörü Prof. Dr. Osman İnci, Emekli öğretim üyesi Prof. Adnan Erkuş, gazeteci-Yazar Yüksel Işık, yazar Ayla Kutlu, eitimci-Yazar Hilmi Taşkın da gazetemize gönderdikleri mesajlarda, Dündar ve Gül’ün yanında olduklarını vurguladılar.

Gazetemizi arayanlar

Tiyatro sanatçısı Müjdat Gezen,  eski YÖK Başkanı Erdoğan Teziç, Mehmet Haberal, Cemil Sökmen, Ergin Konuksever, Nurgül Erdinç de gazetemiz gazetemiz İmtiyaz sahibi Orhan Erinç’i arayarak destek mesajlarını iletti.

Kaynak : http://www.cumhuriyet.com.tr/

Yorumlara Kapalı.

SİTE İÇİ ARAMA

Generic selectors
Exact matches only
Search in title
Search in content
Post Type Selectors

SON EKLENENLER

Soylu’nun sözlerine sert tepki