Yardım çeklerini yakınlarına dağıtmış!

Arınç’tan şok suçlamalar…

AKtroller birbirine girdi..

Apple Glass üretimi için hazırlıklar başladı

Intel Core i9-10900K hız aşırtma rekoru kırdı!

iPad Pro 2020 inceleme!

  • Milli Eğitim'in tarikatlarla protokolü, buzdağının görünen kısmı mı? DW HABER 18.12.2023

SİLİVRİ ESİR KAMPINDA TUTULAN KOMUTANLAR İŞÇİ PARTİSİ’NE ÜYE OLDULAR!

İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ferit İlsever, bugün İstanbul İl Merkezinde düzenlediği bir basın toplantısıyla, Silivri Esir Kampında tutulan Abdullah Öcalan’ın sorgusunda yer alan Kıdemli Albay H. Atilla Uğur’la (E) Deniz Yüzbaşı, Bilgisayar Yüksek Mühendisi ve Çağdaş Türkiye Partisi (E) Genel Başkanı Hasan Ataman Yıldırım’ın İşçi Partisi’ne katıldıklarını açıkladı.

İlsever, açıklamasında şunları belirtti:

“Hoş geldiniz

Değerli Basın mensupları!

Bugün sizi Silivri Esir Kampı’nda tutulan iki önemli ismin İşçi Partisi’ne katıldığını müjdelemek için davet etmiş bulunuyoruz.

Abdullah Öcalan’ın sorgulanması sürecinde tanıdığımız e. Kd. Alb. Hasan Atilla Uğur ve müstafi Deniz Yüzbaşı, Bilgisayar Yüksek Mühendisi ve Çağdaş Türkiye Partisi e. Genel Başkanı Hasan Ataman Yıldırım, bugün büyük sıkıntılar içindeki ülkemizde çözümün tek adresi gördükleri İşçi Partisi’ne katıldılar.

Emekli askerlerimizin bu kararlarının gerekçesini belirten açıklamalarıyla halkımıza ve öncülerine çağrılarını büyük mutlulukla bilgilerinize sunuyorum.”

Kıdemli Albay Hasan Atilla Uğur Neden İşçi Partisi’ne üye olduğunu açıkladı

Mustafa Kemal ATATÜRK’ü önce aile ortamında tanıdım. Dedem, babam, annem hep O’nu anlattılar bana. Yine aynı büyüklerim dinimizi öğrettiler bana. Elimden tutup Cuma namazlarına götürdüler, sahura kaldırdılar, peygamberimizin ahlak simgesi olduğunu, Müslümanlığın namussuzluk yapmamak, ülkesini vatanını sevmek ve zulme karşı mücadele etmek olduğunu anlattılar.

Milli Mücadelenin mimarı Mustafa Kemal ATATÜRK’ün Türk Milleti üzerine çöken esaret zincirini kırarak Cumhuriyeti kurduğunu, bu yüzden özgür olduğumuzu, millet olduğumuzu, esir olmadığımızı öğrettiler.

Gençlik yıllarımda rahmetli Alparslan TÜRKEŞ’i tanıma fırsatını buldum. Kendisinden de hep Mustafa Kemal ATATÜRK’ü, Türk Milletini esaretten, ortaçağ zihniyetinden kurtaran lider olarak dinledim.

Özetle çocukluğumdan beri Mustafa Kemal ATATÜRK gibi olabilmek için, milletime hizmet edebilmek için yaşadım. Neticede askeri okullarda eğitim gördükten sonra bir TÜRK SUBAYI olarak Türk Ordusu saflarına katıldım. Sonrasında hemen tamamı terörle mücadele içinde geçen bir meslek hayatı…Vatanın dört bir yanında görev yapmak ülkemi yakından tanıma imkanı verdi. Yıllar içerisinde binlerce arslan evladına emir komuta ederek milletimizi de birebir tanıdım. Kucağımda şehitler verdim, yanı başımda arkadaşlarım gazi oldular. Defalarca saldırıya uğradım…Ama vatanıma, milletime hizmet etmekten hiç geri durmadım, pes etmedim.

Bu süreçte insanımızın kendisine yakın olunursa, derdi dinlenirse ve ona yalan değil doğrularla gidilirse ne kadar cesaretli, becerikli kararlı olabileceğini gördüm. Namus ve vefa timsali olduğunu bizzat yaşadım.

Vatan ve millet düşmanlarının karşısında ağlamanın, sızlanmanın ne denli seviyesiz bir durum olduğunu, hainleri sevindirdiğini gördüm. Kararlı ve inançlı olunduğunda ülke düşmanlarının nasıl çil yavrusu gibi dağıldıklarını tespit ettim.

Olağanüstü durumlarda çözümün de olağanüstü olması gerektiğini ve bunun da ancak öncü vatanseverlerle sağlanabileceğini, o zaman Yüce Allah’ın da yardım edeceğini gördüm, anladım. Milli mücadele döneminin bu hususa en büyük örnek teşkil ettiğini öğrendim.

Ülkemizin içinde bulunduğu durumda artık savunacak, korunacak bir Cumhuriyet kalmamıştır.

Çünkü ;

Türkiye Cumhuriyeti Devletinin tüm kurumları karşı devrim unsurlarınca ele geçirilmiştir.

Millet kendi bağrından çıkan kurumlar aracılığı ile korkutulmuş, sindirilmiştir.

Mustafa Kemal ATATÜRK’ün hatırasını silmek, ilkelerini yok etmek üzere her türlü tezgâh alenen uygulanmaktadır.

Ülkenin bölünmesi için etnik ve mezhepsel bölünme çatışmanın zemini hazırlanmıştır.

İşte bu olağanüstü durumda yapılacak olan Cumhuriyetin yeniden ve daha güçlü olarak inşasını sağlamaktır. Mustafa Kemal ATATÜRK’ün DEVRİMCİ, ÜLKÜCÜ ve ÇAĞDAŞ çizgisini yeniden iktidara getirerek bu necip milleti kurtarmaktır.

Bugün bu iradeyi gösteren, bedel ödeyen ve öncülük eden tek siyasi oluşum İŞÇİ PARTİSİ’dir. Bu parti bütün kadroları ile tecrübelidir, cesurdur ve öncüdür. Her türlü bedeli seve seve ödemektedir.

O halde benim bulunacağım yer de elbette İŞÇİ PARTİSİ’dir.

Ülkesinin bölünmeye götürüldüğünü gören, anlayan ve bir çıkış yolu arayan, tüm ÜLKÜCÜ kardeşlerimi benimle birlikte İŞÇİ PARTİSİ’nde beraber olmaya çağırıyorum. Neticede Yüce Allah’ın yardımı ve izni ile kazanan Türk Milleti olacaktır.

Kamuoyuna saygı ile arz ederim.

H. Atilla UĞUR

Hasan Ataman Yıldırım neden İşçi Partisi’nde birleşmek gerektiğini açıkladı

1919’da düşman açıkça belliydi.

Şimdi, sinsi düşmanla beraber işbirliği yapan hainler var.

Uygulanmayan hukuk gerekçe gösterilerek vatanseverler atıldıkları kazanda haşlanarak öldürülüyor.

Her türlü etnik köken yıllarca kaşınmaktadır.

Yine mezhep ayrımcılığı yapılarak halkımızın arasına nifak sokulmaktadır.

Eskiden yapılan sağ sol ayrımı yürümedi, yurdunu seven her iki tarafın da bir araya gelmelerinden düşmanlarımız korkmaktadır.

Artık sağ sol yok. Vatanı sevenler ve vatanı satanlar var.

ABD, Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında Türkiye’yi kullanmak ve işi bittiğinde de parçalamak üzere yaptığı planlarını adım adım uygulamaktadır. Bu kapsamda başta Türk Silahlı Kuvvetleri olmak üzere ülkenin her meslekten, her yaştan gerçeği görenlerine baskı yapmak ve Türkiye’yi sindirmek için uydurulan sahte belgelerle yapılan tertipler neticesinde ülke esir alınmaktadır.

Yandaş medyaları ile halkı uyuttular. Büyük iş adamlarının kontrolündeki medya da devlet baskısı ve ihalelerden pay kapmak için yanaşma medya oldu. Sesi çıkan medya da esir alındı.

İnternet kullanımını da kademeli olarak denetim altına almağa başladılar.

Neticede halk gerçekleri göremez oldu. Demokrasi diye kandırılarak ülke hızla faşizme gitmektedir.

Ülkemizin tüm kurumlarının her geçen gün ortaçağ karanlığına gömülerek ele geçirilmesi devam etmektedir.

Meclisteki muhalefet partileri ise görevlerini yapmıyor, ABD’nin dümen suyunda gidiyorlar.

Silivri duruşmalarında yakından tanıdığım İşçi Partisi’nin en doğru, en etkili, açıkça düşmana karşı yılmadan, korkmadan, kıvırtmadan ve mertçe mücadele ettiğine şahit oldum.

Atatürk’ün NUTUK’ta belirttiği bütün hususlar aynen yaşanmaktadır.

Korkunun ecele faydası yoktur, gelin boynumuza geçirilmek istenen zinciri birlikte kıralım.

DEVRİMCİ, ÜLKÜCÜ, ÇAĞDAŞ, gerçek DİNDAR tüm MİLLİ UNSURLARIN,

19 Mayıs, 29 Ekim ve 10 Kasım’da ortaya çıkan milli birlik ve beraberliğimizi kararlılıkla yürüteceğimize olan inancım ile İŞÇİ PARTİSİ’NE KATILDIM.

İŞÇİ PARTİSİ’NDE BİRLEŞEREK YENİDEN ATATÜRK DEVRİMİNİ KURMAK ve ülkemizin BAĞIMSIZLIĞINI tekrar kazanmak için sizleri de İşçi Partisi’nde mücadeleye davet ediyorum.

Saygılar sevgiler.

Hasan Ataman YILDIRIM

Bilgisayar Yüksek Mühendisi

Müstafi Deniz Yüzbaşı,

Çağdaş Türkiye Partisi Eski Genel Başkanı

Ergenekon esiri

1’Nolu Cezaevi B1 Koğuşu SİLİVRİ

Hasan Atilla Uğur’un Özgeçmişi

19 Aralık 1957’de Ankara’da dünyaya geldi. Babası Bayındırlık Bakanlığı’nda, annesi Ziraat Bankası’nda memurdu.

İlk ve ortaokulu Ankara’da bitirdikten sonra Kuleli Askeri Lisesi’ne girdi. 1975 yılında Kuleli Askeri Lisesi’nden mezun olduktan sonra Kara Harp Okulu’na girdi. 1979 yılında Kara Harp Okulu’ndan jandarma teğmen olarak mezun oldu. Tuzla Piyade Okulu ve Ankara Jandarma Okulları’nda staj gördükten sonra Hatay’da kıta hayatına başladı. 1981 yılında İzmir Foça’daki Komando Okulu’nda “komando eğitimi” aldı.

Sırası ile Hatay, Tunceli, Karabük, Artvin, Nevşehir, Kahramanmaraş, Bitlis, Mardin, Ankara, Diyarbakır’da değişik birliklerde komutanlık yaptı.

Kocaeli’nde il jandarma komutanlığı yaptıktan sonra Çanakkale Eğitim Alay Komutanlığı’na atandı. 2007’de kendi isteğiyle emekliye ayrıldı.

Meslek hayatı boyunca değişik makamlardan yüzün üzerinde takdirname aldı. Üç adet üstün cesaret ve feragat şerit rozeti, üç adet üstün birlik yetiştirme rozeti ve iki adet harekat şerit rozetiyle taltif edildi.

Tamamı terörle mücadele görevlerinde geçen meslek hayatında defalarca çatışmaya girdi, birçok özel görevi başarı ile icra etti.

1999’da terör örgütü PKK ele başı Abdullah Öcalan’ı İmralı’da sorguladı. 1998’de Yunan Gizli Servisi’nin isteği ve Abdullah Öcalan’ın talimatı ile turizme darbe vurmak amacıyla Antalya bölgesine inen terörist grupları kısa sürede etkisiz hale getiren birliğin komutanıydı.

Mardin ili Kızıltepe ilçesinde Jandarma Komutanlığı yaptığı dönemde verdiği mücadele sonunda terör örgütü, sözde GAP eyaletini lağvetmek zorunda kaldı.

Başta Diyarbakır ili olmak üzere Hizbullah terör örgütüne yönelik yapılan operasyonlarda rol aldı. 2001-2005 yılları arasında organize suç örgütleriyle ilgili icra edilen bir çok çalışmaya imza attı.

Elazığ Fırat Üniversitesi’nde Atatürkçülük ve Türkiye Cumhuriyeti tarihi konusunda yüksek lisans yaptı.

2008 yılının 1 Temmuzu’nda Ergenekon tertibi kapsamında gözaltına alındı ve özel görevli mahkeme tarafından tutuklandı.

Tutsak bulunduğu dönemde “Abdullah Öcalan’ı Nasıl Sorguladım” adlı bir kitap yazdı. 2011 yılı Eylül ayında KAYNAK yayınları tarafından basılan kitap büyük ilgi çekti ve bir senede 13. baskıya ulaştı.

Evli ve iki çocuk babası olan Hasan Atilla Uğur, 2011 yılı 12 Haziran seçimlerinde Cumhuriyet Güç Birliği’nin Antalya Bağımsız milletvekili adayı oldu. Hasan Atilla Uğur İngilizce ve İspanyolca olmak üzere iki dil bilmektedir.

Hasan Ataman Yıldırım’ın Özgeçmişi

Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyetinin İstanbul ilinde 1950 yılında dünyaya geldim.

Merhum babam Atatürk’ün sonsuzluğa ulaştığı, o son günlerinde, Dolmabahçe’de görev yapan şerefli bir polistir.

Benim doğduğum, yetiştiğim çocukluk ve gençlik yıllarımda Atatürk’e ve Cumhuriyete bugünkü gibi düşmanlık yoktu.

1964 yılında Heybeliada Askeri Deniz Lisesi’ne başladım. 1969 yılında deniz subaylığına ilk adımı atarken, birinci uzmanlığım DENİZ SUBAYLIĞI olmuştur.

Daha sonra İkmal (Lojistik) sınıf okulundaki eğitimde sonunda ikinci uzmanlık konum İKMAL SUBAYI olarak Lojistik ve Maliye oldu.

1971 de evlendiğim Ayten Hanım, çok güvenilir, süper başarılı, hep pozitif düşünen, başarılı bir eştir. 41 yıllık evliliğimi sorarsanız, kendimi daha 5 yıllık evli olarak hissediyorum. Diğer bir deyişle, çok mutlu evliliğimden dolayı, zaman nasıl akıp geçti daha anlayamadım. İki süper kız çocuk babasıyım. Biri Endüstri mühendisi, diğeri bilgisayar mühendisliğinden lisans ve yüksek lisans eğitimlidir.

Bahriye görevimin ilk yıllarında, muhrip tipi TCG İzmir isimli su üstü deniz harp gemisinde ikmal subayı olarak denizde görev yaptıktan sonra, Gölcük İkmal Merkezinde, Envanter kontrol subayı olarak, malzeme stok yönetimi konusunda görev yaptım.

ABD (Amerika Birleşik Devletleri) Naval Postgraduate School (Bahriye Eğitim sonrası okulu) Bilgisayar Bilimleri dalında yüksek lisans eğitimi 1976-1978 yıllarında yaptım. Burada bize çok güzel bir teknik ve yöneticilik eğitimi yanında, bilişimde bir firmaya bağımlı kalmadan, hep yeni teknolojiyi izleyerek nasıl BAĞIMSIZ BİLİŞİM SİSTEMİ kurulacağının stratejisi ve uygulamasını da öğrettiler. Eğitim sonunda pozitif duygularla ABD den dönüp, 1978 de Gölcük Otomatik Bilgi İşlem Merkezindeki görevime başladım. Artık üçüncü uzmanlık dalım BİLİŞİM olmuştu ve hep bu konuda kendimi geliştirmek istiyordum. Türkiye’de henüz yeni olan bu teknolojide, bir veya iki üniversite hariç daha bilişim eğitimi bile yoktu.

1970’li yıllar Türkiye’nin sağ sol diye bölünüp, kardeşlerin bile birbirine düşman olduğu bir ortamdı. Bu konularla ilgilenmiyordum. Bu topraklarda doğup, büyüyen ve bütün eğitimimi devlet okullarında okuyan biri olarak, aldıklarımı ödemek için canla başla çalışıp, Deniz Kuvvetleri’ne çeşitli bilişim sistemleri üretiyorduk.

1984 yılında mecburi hizmetimi bitirdiğimde, ülkeme özel sektörde ve ağırlıkla son uzmanı olduğum bilişim konusunda daha faydalı olacağım inancıyla çok sevdiğim Deniz Kuvvetlerinden istifa ederek ayrıldım. Ancak, kalbim hep Bahriye ile beraberdir. Kendi sınıfım ve diğer Bahriyeli arkadaşlarımız ile ailece görüşürüz.

Sivil hayata başladıktan sonra, özel sektörde iki büyük holding bilgi işleminde üst yönetici olarak beşer yıllık sürelerle çalıştım. Daha sonra kendi bilişim yazılım firmamı kurarak, ülkeme hizmete devam ettim.

Kurucusu olduğum şirketimizde uzun yıllar çalışma neticesinde kendimiz geliştirdiğimiz, Hastane otomasyonu yazılımı büyük devlet hastanelerinde kullanılıyordu.

1997-1998 yıllarında, Sağlık Bakanlığı bilgi işlem daire başkanı tıp doktoru tarafından kurulan özel şirketin adresi Ankara Sıhhıye semtindeki Sağlık Bakanlığının resmi binasıydı, demek ki resmi kurum içinde özel şirket kurulabiliyor (hayret)! Sağlık Bakanlığı resmi yazı ile sözde bakanlığın geliştirdiği hastane yazılımını Türkiye’deki tüm devlet hastanelerine bedava vereceğini resmi yazılarla bildiriyordu. Daha sonra yazılımın kurulduğu hastaneye, destek için özel şirketten, özel anlaşma ile ücretli destek alıyordu.

Ben bu konuda yanlış yapıldığını birçok yere ilettim fakat çabalarım sonuç vermeyince, olayın siyasileri ilgilendirdiği anladığımdan, tüm siyasi partilere başvurdum. Bu sırada koalisyon ortağı DSP (Demokratik Sol Parti) den istifa eden üç milletvekili Sayın Sema PİŞKİNSÜT başkanlığında kurulan TDP (Toplumcu Demokratik Parti) bu konuyla ilgilenince partiye üye oldum.

Daha sonra Sayın İsmail CEM’in kurduğu YTP’de (Yeni Türkiye Partisi) görev aldım. YTP içinde yanlış uygulamalar ve yukarıdan antidemokratik baskılar olunca parti içinde büyük bir muhalefet oluştu. Bu muhalefetin haberleşmesi için, istek üzerine “demokrasi platformu” http://groups.yahoo.com/group/demokrasiplatformu adlı yahoo grubu kurdum. Bazı kişiler ayrılmasına rağmen kurduğum bu yahoo grup halen devam ediyor. YTP daha sonra CHP (Cumhuriyet Halk Partisi) ne katıldığı için ben de kısa bir süre CHP üyesi oldum.

AKP ilk hükümeti kurunca, yeni Sağlık Bakanlığı müfettişlerine de durumu bizzat anlattım.

Hükümetler değişse bile ülkemizdeki yolsuzluklar yöntem değiştirerek devam ettiğini anladım. Yani yolsuzluklar üst üste konarak devam ediyor, yargı da yetersiz kalıyor. Kimi kime şikâyet edeceksin?

Yolsuzlukla mücadele temelinin, temiz siyasetten geçtiğini anladığımdan, demokratik siyasi mücadeleye devam etmem gerektiğini, daha iyi anlamıştım. Halen de bu inancım devam ettiği için demokratik siyasi çalışmalara devam edeceğim.

ÇAĞDAŞ TÜRKİYE PARTİSİ ÇALIŞMALARIM

Partilerde bulunduğum sürelerde gördüğüm en büyük eksiklik, parti içi demokrasi olmamasıydı. Türkiye çok çalışkan ve genç bir nüfusa rağmen yeterli bir hızda kalkınamıyor ve neticede Dünyadan geri kalıyordu. Bunun için sağlam temeller üzerine yeni, temiz bir parti kurmak gerekiyordu.

Çekirdek olarak benim de bulunduğum dört kişilik gurubu genişleterek, iki yıllık çalışma ile parti tüzüğü ve parti programı hazırlanarak 2006 başında, benim de kurucu Genel Sekreter olduğum Atatürk yolunda yürüyecek olan “Çağdaş Türkiye Partisi” (ÇTP) kuruldu. Bir müddet sonra bir yıl Parti Genel Başkanı olarak görev yaptım.

Partinin temel hususları; Anayasa ve kanunlara saygı, sağ sol gibi ayrımcılık yok, kadın erkek ayrım yok. Kadın ve gençlik kolları yok, amaç kadın ve gençlerin erkeklerle beraber yönetimde ve her yerde bulunmasını sağlamaktır. Din veya herhangi bir inanç ayrımı yok (dini siyasete alet etmiyoruz). Etnik ayrımcılık yok.

Atatürk’ün “Ne Mutlu Türküm Diyene” sözleri, kafatası milliyetçiliği olmayıp, birleştirici bir yorumdur.

Neticede, dördüncü uzmanlığım siyasi partiler ve SİYASET oldu.

ÇTP’ye katılan bazı kötü niyetli kişilerin partinin gelişmesini farklı bir yöne götürmek istediklerini tespit ettiğimizde partinin yarısı olarak istifa ederek ayrıldık. Daha sonra parti dağıldı.

Atatürk’ün sağlam temeller üzerine kurduğu Çağdaş Türkiye hep suyun aktığı doğru yolda ileriye gidecektir, hiçbir içerdeki veya dışarıdaki güçler Çağdaşlık yolundan Türkiye’yi geri döndüremez.

Kanal Türk TV ekranında 2007 seçimlerinden sonra Sayın Tuncay ÖZKAN’nın çağrısı üzerine internetten sanal “Biz Kaç Kişiyiz” (BKK) sivil toplum platformuna üye olmuştum. 2008 yaz aylarında temas ettiğim BKK Üsküdar üyeleri vasıtasıyla o tarihlerde kurulmuş olan “YENİ PARTİ” ile ilişkilerim başladı.

28 Aralık 2008’de Ankara’da yapılan Yeni Parti 1.olağan kongresinde 100 kişiden oluşan parti Merkez Karar Yürütme Kurulu (MKYK) üyeliğine seçildim.

07 Ocak 2009 da iddia edilen denmeden, sanki varmış gibi, Ergenekon Silahlı Terör Örgütü üyesi olmak şüphesi ile gözaltına alındım! Sadece sahte sayısal (dijital) sözde delillerle halen tutukluyum.

Uzun çalışma neticesi hazırladığım “ERGENEKON KAZANINDA KURBAĞA” isimli 527 sayfalık kitabım Mayıs 2011’de hazır olmasına rağmen iddia edilen örgüt olmadığından ancak Temmuz 2011’de Togan Yayıncılık www.bizimavrasya.com.tr tarafından basılabildi. Benim başımdan geçenlerle beraber, bilişim ve hukuki bilgilerini de kapsayan adeta Ergenekon’un başucu kitabı olarak tüm davalar zincirini anlatan bir dokümanı oldu.

DERNEK ÇALIŞMALARIM

Sosyal sorumluluk kapsamında, bilişim sektörü yoğunlukta olmak üzere çeşitli derneklerinde çalışmalarım vardır.

Bu bakımdan bilgisayarda hiçbir firmaya bağımsız kalmadan sistem kurabilmek için açık sistem diye isimlendirilen 1989’da kurulan “UNIX Kullanıcıları Derneği” (TRUUG Turkish UNIX Users Group) kurucu yönetim kurulu üyesi ve bir dönem başkanlığını yaptım. Bu dernek daha sonra adını sırayla “Açık Sistem Kullanıcıları Derneği” ve “İnternet Teknolojileri Derneği” olarak isim değiştirerek yoluna devam etti.

TÜBİDER “Bilişim Sektörü Derneği” www.tubider.org.tr

Merkez İstanbul, şubeleri Kocaeli, Ankara, Diyarbakır ve Samsun olmak üzere tüm Türkiye çapında üyeleri olan bilişim sektörünün tabanını temsil eden en büyük dernektir. Bu dernekte uzun yıllar yönetim kurulu üyeliğinde bulundum.

BİYESAM “Bilişim Eser Sahipleri Meslek Birliği” www.biyesam.org www.biyesam.org.tr

Bilgisayar sektöründe yazılım yapan şirketlerin bir araya gelerek kurduğu, Turizm ve Kültür Bakanlığının kontrolü altında ve müsaadesiyle kurulan yarı resmi bir kuruluştur. 500 civarında fiilen yazılım eser sahibi üyesi mevcuttur. Bu birliğin aktif kurucu üyesi, ilk yönetim kurulu üyesiyim. Ben Silivri’de tutuklu olduğum 21.Şubat.2009 da yapılan olağan genel kurulunda sektörümüzün bana desteği olarak yönetim kuruluna yine seçildiğimi öğrendim ve mutlu oldum.

TÜBİFED Bilişim Sektörü FEDERASYONU www.tubifed.org www.tubifed.org.tr

Yaklaşık üç yıllık çalışma sonunda, TÜBİDER’in (İstanbul merkez ve Kocaeli, Ankara, Diyarbakır, Samsun şubeleri) kurucu üyesi olduğu federasyonun diğer Anadolu şehirleri Sakarya, Bursa, Konya, Gaziantep ve Adana bilişim derneklerinin katılımı ile 2008 yılında kurulurken, kurucu yönetim kurulu üyesi olarak bulundum.

YASAD “Yazılım Sanayicileri Derneği” www.yasad.org.tr

yaklaşık 1994 ten beri üyesiyim. Yönetim Kurulu ve benzeri görevlerde bulundum. Ülkemizin önde gelen bilgisayar yazılımı üreten şirketlerin üye olabildiği bir dernektir.

TBD “Türkiye Bilişim Derneği” www.tbd.org.tr

Bilişim sektörünün tüm kesimlerinden (akademisyen, kamu, uzman, kullanıcı, öğrenci) oluşan, Türkiye çapında örgütlü, Ankara merkezli derneğin önceleri merkez Ankara sonra İstanbul’da açılan şubesine kayıtlıyım.

DDD “Denizciler Dayanışma Derneği” www.ddd.org.tr

Diğer bir mesleğim olan denizcilikle ilgilidir.

Memleket Sevdalıları Derneği

Ülkemizin daha çağdaş bir yöne doğru, yol alması için çalıştığına inandığım Kadıköy Merkez ve daha sonra Üsküdar şubeye üye oldum.

Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) www.add.org.tr Beşiktaş şubesi üyesiyim.

Ayrıca zamansızlıktan, çok aktif olamadığım sağlık, tıp bilişimi ve diğer mesleki derneklerle ilişkilerim oldu.

EĞİTİM ÇALIŞMALARIM 

Dernek çalışmaları içinde açık sistem başta olmak üzere, çeşitli bilişim eğitimlerinin organizasyonu ve eğitiminde görev aldım.

Ayrıca Kadir Has Üniversitesi’nde 2000 yılından beri Bilgisayar Mühendisliği ve Meslek Yüksek Okulu Bilgisayar programcılığı bölümlerinde olmak üzere kesintisiz çeşitli bilişim uzmanlık dersleri veriyordum.

Marmara Üniversitesi Haydarpaşa Sağlık Enstitüsünde diğer uzmanlık konum olan “Hastane Otomasyonu” dersini, yaklaşık 5 yıldır, yüksek lisans ve doktora öğrencilerine veriyordum.

Her iki üniversite derslerim tutuklanmam ile son buldu.

Atatürk’ün “Hayatta en hakiki mürşit (en gerçek yol gösterici) ilimdir” sözündeki bilim ve akıl yönünde çalışan biriyim.

Kaynak : http://www.ip.org.tr

Yorumlara Kapalı.

SİTE İÇİ ARAMA

Generic selectors
Exact matches only
Search in title
Search in content
Post Type Selectors

SON EKLENENLER

Soylu’nun sözlerine sert tepki